Veda Filmi – Zülfü Livaneli

Konu Atatürk olunca beklentiler ister istemez büyüyor; keza önyargılar da öyle. Atatürk, yaveri ve hayatı boyunca arkadaşlığını yapmış Salih Bozok üzerinden anlatılmak istemiş. Böylesine büyük bir projede elbette eksen kaymaları da olmuş bu konuda. Benzer kaymalar “Atatürk’ün özelini mi, tarihi mi anlatalım” ekseninde de olmuş. Tabi böyle sapmalar tarihte bu denli büyük yeretmiş bir lider için olası bir durum.
Film etkileyici. Özellikle Atatürk, -Mustafa nazaran- korumacı bir üslupla incelenmiş. Latife Hanım’a çokça yüklenilmiş.
Figürasyon zayıf gibi. Çok daha kalabalık, görkemli sahneler yapılabilirdi. Milyon dolarlık bir sektörde artık “imkanlarımız bu kadardı”yı bahane olarak görmek çok da hoşuma gidiyor.
Müzikler harika! Zaten müzikler Livaneli’nin daha önce çalıştığı Londra ve Berlin Senfoni Orkestralarınca icra edilmiş. Filmin etkileyiciliğinde bunun etkisinin oldukça yüksek olduğunu düşünüyorum.
Çok daha iyi, güçlü bir film de yapılabilirmiş. Ama film bu haliyle de gidilebilir.

PS: Basın gösterimi çıkışında Atatürk’ün son zamanlarını oynayan şahsı gösterince birden “n’oluyoruz?” oldum 🙂

Can Dündar’ın "Mustafa"sı

Bu seneki 29 Ekim kutlamam Can Dündar’ın “Mustafa” filmiyle bütünleşti. Birçok eleştiri gelecektir. Birçok eleştiri de “Atatürk” tabusu sebebiyle gelmeyecektir.

Bu açıdan oldukça cesur bulduğum bir belgesel film oldu: Bambaşka bir Mustafa Kemal’le tanışıyoruz filmde. Kusursuz, doğaüstü bir kahraman değil, bir “insan” karşımızdaki. Eğlence hayatıyla, ilişkileriyle, en çok da “yalnız”lığıyla. Birçok az konuşulan/bilinmeyen detayın gün yüzüne çıktığı izlenesi bir film.

Dediğim gibi çok eleştirilebilir. Bazı yerler çok gereksiz detaylandırılmış, bazı konular pek üstün geçiştirilmiş denebilir. Ancak bugüne kadar böylesi özenli bir çalışma yapılmadı. Hem görmek, hem takdir etmek lazım. Gösterimden kalktıktan sonra muhtemelen en az çift DVD’lik bir versiyonu çıkacaktır ve bu versiyonda da sinema zamanına sığmayan birçok güzel detay eklenecektir.

Film sonrası Show TV’de de Siyaset Meydanı’nda Can Dündar konuktu. Ayrıca Tekfen Filarmoni Orkestrası da “resmi olmayan diğer İstiklal Marşı besteleri” konseptli projeleriyle performans gerçekleşti. Hem Can Dündar’ın film ve filmdışı Atatürk anıları, hem de gayet güzel performe edilen diğer marşlar günün atmosferini güzel tamamladı.

Bu arada film sırasında -spoiler- geyikleri de eksik olmadı:
-Filmin sonunu söylüyorum: 1923’te Cumhuriyet ilan edilecek!
🙂