9 Günde İzlediğim Gruplar: Metallica, Manowar, Megadeth, Slayer, Cannibal Corpse, Amorphis, Nevermore…

BJK İnönü Stadyumu’ndaki Sonisphere ve hemen bir hafta sonra karşısındaki Maçka Küçükçiftlik Parkı’ndaki Unirock Festival sayesinde rock dolu iki hafta geçirdik. 9 gün içerisinde izlediğimiz grup listesi bundan on yıl önce ancak bir hayal olabilirdi:

Sonisphere 2010
25/26/27 June 2010 @ İstanbul BJK Inonu Stadium

  • * METALLICA
  • * RAMMSTEIN
  • * ACCEPT
  • * MANOWAR
  • * SLAYER
  • * MEGADETH
  • * ANTHRAX
  • * ALICE IN CHAINS
  • * STONE SOUR
  • * VOLBEAT
  • * PENTAGRAM
  • * GREN
  • * MURDER KING
  • * HAYKO CEPKİN
  • * BLACKTOOTH
  • * FOMA
  • * ETE KURTTEKİN

Unirock 2010
*UNIROCK OPEN AIR FESTIVAL III
2-3-4 TEMMUZ 2010

  • CANNIBAL CORPSE
  • NEVERMORE
  • AMORPHIS
  • OBITUARY
  • NECROPHAGIST
  • DARK FUNERAL
  • OVERKILL
  • SABATON
  • BELPHEGOR
  • GRAVE DIGGER
  • HEAVEN SHALL BURN

Sonisphere‘in BJK İnönü’de yapılması gönlümde yatan iki aslanın bir araya gelmesiyle büyük coşku oluşturmuştu. Daha önce Metallica’yı tribünden izlediğimde Ali Sami Yen’de pek keyif almamıştım. Sahaiçinde daha iyi bir konser deneyimi oldu; ancak oturma yeri olmaması sıkıntıydı. Yoruluyor insan kaç saat ayakta, yerlere oturuyorsun.
Ses sistemi çok güçlüydü; ama gereğinden fazla açıktı.
İlk gün Rammstein sahne şovu nasıl olur hepimize gösterdi. Türkiye’de izlediğim en iyi sahne şovuydu (Download Festival, İngiltere’deki KISS konseri de izlediğim en iyisidir).


Manowar Joey Demaio Türkçe Konuşma: Kim için geldiniz? from Metal Monster on Vimeo.

İkinci gün Manowar’ın performansını önceki Yedikule Zindanları konserine göre zayıf buldum. Manowar’ın epik parçalarına zindanlarda eşlik eden gökgürültüsü ve şimşekler konsere harika bir atmosfer katmıştı. Eric Adams’ın meşhur uzun uzun okuduğu nadide parçaları, sanki ses kısıklığından kesik kesik söylemesi canımı sıktı. Arada scream’lerle gönlümüzü almaya çalışsa da asıl gönlümüzü alan Joey Demaio’nun Türkçe konuşması oldu. Bu da Rammstein gibi ‘yüksek bütçeli görsel kullanmadan nasıl sahne şovu yapılır’ın dersi gibiydi. “Kim için geldiniz?” sorusu ve tüm stadın “Manowar!” diye haykırması uzun süre unutulmayacak. Bunu Bulgaristan ve Romanya konserlerinde o dillerde yapmış.

Son gün ise içi geçmiş Big Four üstüne Metallica ilaç gibiydi. Önceki konserden de iyilerdi ama üç gündür ayakta olmanın yorgunluğuyla hakkını veremediğimi itiraf edeyim.

Unirock‘ta ilk gün çocukluk kabusum Cannibal Corpse vardı headliner.
90’lı yılların efsanevi PC oyunları dergisi Gameshow yazarları adeta kahramanlar gibi benim gibi oyunseverler için. MAC diye bir adamın MACBETH adlı (adı da Shakespeare’in ölümsüz eserinden gelir) okuyucu sorularını cevapladığı bir köşesi vardı. Yoğunluktan her mektup yayınlanmazdı. Ben de orijinallik olsun diye mektubumu CD üzerine CD kalemiyle yazmıştım (o ara mektubu WORD dosyası olarak CD ile göndermek modaydı. “CD gönderin” esprisine ithafen öyle yollamıştım). O da beş soru olan/sığan mektubumu yayınlayıp yanıtlamıştı.
Sorulardan biri “En manyak metal grubu hangisidir?”di ve yanıt “Cannibal Corpse”tu.
Ortaokul yıllarımdı. Metalcilerin en sık takıldığı ikinci pasaj olan Atlas Pasajı’nda (diğeri Kadıköy’deki Akmar) Karga’dan Butchered At Birth albümünü ve bir süre sonra da aynı desenli tişörtünü almıştım. Dehşet dolu bebek ölüleri dolu albüm kapağının tişörtü de etraftakiler tarafından o denli şaşkın bakışlara gebe oluyordu ve açıkçası keyifle giyiyordum ben de. Müthiş gürültülü ve hızlı müziğin de bundan aşağı kalır yanı yoktu. Nadiren de olsa dinlediğim gruplar arasına girmişti.

Yıllar sonra bu kabusu canlı gördüğümde ise o kadar korkunç adamlar olmadığını gördüm. Sahnede kan gövdeyi götürmüyordu. Davulcu albümler kadar seri değildi. Durmadan kafa sallamaktan boynu kalınlaşmış vokalist bir gülümsese sevimli bile olabilirdi. Nitekim böylece çocukluk kabusum sona ermiş oldu.

Unirock’taki genel problem kötü/yetersiz/düzgün ayarlanamamış ses sistemiydi. Bu yüzden müzikten daha çok Sonisphere’de gürültüden pek konuşma fırsatı bulamadığım dostlarla sohbet keyif verdi.

Kocaeli Üniversitesi

Salı günü (20.04.09) Kocaeli Üniversitesi Merkez Kampüsü’ndeydik. Umuttepe’de kurulan bu dev kampus, ilk bakışta bana ODTÜ’yü hatırlattı. İçinde dolaştıkça sanki daha da büyükmüş gibi geldi.

Büyük, modern ve planlı fakülte binaları arası üçer beşer dakikalık yürüme mesafesi bulunuyor. C Kapısından girer girmez soldaki dev sahnenin önünde, akşam dev bir konserin verileceğini anlamak zor olmuyor. Sahne etrafında tur atan siyah gözlüklü, iri güvenlik görevlileri ise beklenen grubun büyüklüğünü gösteriyor: Mor ve Ötesi.

Sahnenin hemen yanındaki İletişim Fakültesi’ndeki kantinde öğle yemeği yedik; bin pişman olduk. Salatadaki iyi yıkanmamış maruldan çıkan salyangoz tüm iştahımızı kaçırdı. Neyse ki iki üç bina yukarıdaki Umut Cafe, hem ortam hem hijyen açısından çok daha iyiydi. Bu arada kantin fiyatları, bizim Yıldız’a göre epey makul geldi.

Bu yıl 7 ilde gerçekleşecek olan Koçfest’in ilk günü de bugündü. Girişte gördüğümüz büyük sahnenin üçyüz dörtyüz metre ilerisinde –diğer yerden görünmeyecek ve duyulmayacak kadar uzakta- bir de festival alanı bulunmaktaydı. Burada basketbol, insan langırtı, tırmanma duvarı, karaoke, tramplen gibi aktivitelerin yanında uçan bisiklet gibi orijinal aktiviteler de vardı. Bisikletin bir sarkaç ile dairesel bir rayın ortasına bağlandığı sistemde, pedal çevirerek taklalar atıyorsunuz. Henüz denemedim, ama diğer illerde hepsinin bir tadına bakacağım 🙂

Karaoke ve dans yarışmasından sonra sahne alan Ritmpark ekibi, sunucu Ercüment’in de desteğiyle alandaki herkesin keyifle izlediği interaktif bir konser gerçekleştirerek festival alanı etkinliklerini kapattı.

Akşam dokuz buçuk civarı, epey büyük bir kalabalık toplantı büyük sahne önünde. Vokalist Harun da, Koçfest’in ilk konserinde bu kadar coşkulu bir kalabalığı bekletmek istemedikleri için on dakika erken çıktıklarını söyledi. Harika ses-ışık sistemi ve dev ekran video gösterimleriyle desteklenen Mor ve Ötesi, süper bir performansa imza attı. Cambaz, Deli, Şirket, Bir Derdim Var gibi hitlere herkes baştan sona eşlik etti. Grubun performansını bitirmesinin ardından, seyircilerin dağılmaya başlamasıyla, bis yapılmadan konser sona erdi.

Kampus şehir merkezinden uzak olsa da, yeşilinden ve mimarisinden olsa gerek, epey sıcaktı. Kız erkek oranı da dikkatimi çekti: Beş kıza, bir erkek düşüyor 🙂

Yeni durak, 29-30 Mayıs’ta Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi…

Not:
Erdem Nerede?”nin tüm durakları ve takvimi için “Başlarken” yazısını okuyabilirsiniz.

Önceki “Erdem Nerede?” yazıları:
Başlarken
Ankara Bilkent Üniversitesi
Kocaeli Üniversitesi